|
 |
                      |
 |
 |

BASKAN OCELAN
|
|
 |
 |
|
 |
HPG´den fotograflar HPG gerilla gücleri
|
 |
|
 |
 |
 |
 |
|
|
|
|
|
30 Haziran 1999 Abdullah Öcalan'in Avukatlarinin yaptigi basin açiklamasidir
30.6.1999
BASINA VE KAMUOYUNA
Bildiginiz gibi, aylardir Türkiye ve dünya gündemini olusturan ve bir çok açidan tarihsel öneme sahip Abdullah Öcalan davasi, kararla birlikte önemli bir asamaya geldi. Korsanvari bir yakalama ile Türkiye'ye getirilen Abdullah Öcalan davasinda Ankara 2 Nolu DGM hükmünü
verdi. Daha önceki çesitli basin açiklamalarinda ve davanin durusmalarinda da belirttigimiz gibi; müvekkilin gerek yakalanma
biçimi, gerekse gözalti süresi ve yöntemi, sorgulanma biçimi, tutuklanma ve yargilanma sürecinin tümü çesitli açilardan hukuka
ve yasaya aykiriliklar tasimaktadir devamı 
PKK GENEL BASKANI ABDULLAH ÖCALAN’IN SAVUNMA AVUKATLARININ 29 MAYIS 1999 TARIHINDE DURUSMA
ÖNCESI YAPTIKLARI SON AÇIKLAMADIR
DEGERLI BASIN MENSUPLARI
Asrin Davasinda durusma günü Imrali’da savunma avukati olarak yerimizi alacagiz.
Zor bir davada zor bir görevi üstlendigimizin bilincindeyiz. Dünyanin gözü üzerimizde.
Türkiye de; bagimsiz yargi var mi? Adil bir yargilama yapilacak mi? Bu sorularin cevabini önümüzdeki günlerde hep birlikte
görecegiz. Adeta bir sinavdan geçiyoruz. Yarginin, üçlü saç ayagi olan, iddia-savunma-yargi üçlüsü olmadan yargilama da olmaz. devami 
Basin Aciklamasi - 26-05-99 TÜRK IYE’DE BIR KISIM MEDYA YALAN HABERLERINE DEVAM EDIYOR
BASINA VE KAMUOYUNA BIREYSEL BASVURU BIR HAKTIR
Abdullah Öcalan davasinda, sanik vekili olarak görev alan, avukatlara yönelik hak
ihlalleri devam ediyor.
Bunun son örnegini, Av. Niyazi Bulgan ve dava hazirliklarinin yapildigi, Asrin Hukuk
Bürosu’nda çevirmen olarak görev alan, Sibel Ceylan’a yönelik açilan dava olusturdu. Davanin ardindan bir kisim
basin organinda yer alan ve gerçegi yansitmayan haberler, ihlalin devamina neden oldu. devami 
SABAH GAZETESI DE YALAN HABER YAPIYOR
BASINA VE KAMUOYUNA Öcalan'in avukatlarina Çirkin Komplo
31 Mayis'ta yapilacak olan Abdullah Öcalan'in durusmasi yaklasirken, savunma avukatlarina
karsi saldirilar da medyada farkli boyutlarda devam ediyor. Bugün çesitli televizyon ve gazetelerde yer alan, avukat Niyazi
Bulgan ve bir grup Fransiz avukat ile birlikte Türkiye'ye gelen daha sonra Asrin Hukuk Bürosu'nda tercümanlik yapan Sibel
Ceylan hakkindaki haberler çirkin bir komplodur. devami 
ÖCALAN'IN AVUKATLARINA LINÇ GIRISIMI 30 NISAN 1999
TARIHINDE ANKARA 2 NO'LU MAHKEMEDE YAPILAN DURUSMA SIRASINDA AVUKATLARA POLIS TARAFINDAN YAPILAN SALDIRIYA ILISKIN BASIN AÇIKLAMASIDIR
devami 
ABDULLAH ÖCALAN HAKKINDA TÜRK BASININDA ÇIKAN
YALAN HABERLER IÇIN AVUKATLARIN BASIN HAKKINDAKI SUÇ DUYURUSU Abdullah Öcalan'in 16 Subat 1999 tarihinde Türkiye'ye
getirilmesinden sonra basin yoluyla Öcalan ve Avukatlarina yönelik hak ihlalleri karsisinda Öcalan'in avukatlari, 18 Gazete
hakkinda 70 tane sikayet dilekçesini Istanbul, Bagcilar, Zeytinburnu ve Küçükçekmece adliyesine verdiler. devami 
| |
|
 | Sehitler / Martyre Sehitler ölümsüzdür
Mahsum Korkmaz PKK´nin ünlü gerilla komutani Mahsun Korkmaz (AGIT) 28 Mart 1986 yilinda Gabar Dagi´nda çikan catismada öldürüldü.
Diyarbakirin Silvan ilcesinde dogan Korkmaz, kücük yasda Batman´a göc etti. Batman´da lise yilllarinda Mazlum Dogan vasítasíyla,
1976 yilinda o dönem `Apocular´ olarak bilinen PKK hareketi ile tanisti. PKK´nin Lübnan alanina cekilen ilk kadrolari arasinda
yer aldí. PKK´nin 15 Agustos 1984 hareketine damgasini vurdu. PKK´nin askeri kanadi olan HRK´nin ilk komutani.
|
Kemal Pir
Diyarbakir Askeri cezavindeki baskilari protesto etmek icin 14 temmuz 1982`de aclik grevive
baslayan ve grevin 52. gününde, 7 Eylül 1982 `de ölen PKK`nin önder kadrolarindan Kemal Pir, 1952`de Gümüshane`nin Torul ilcesine
bagli Güzeloluk köyünde dünyaya geldi. Liseyi Samsun`da bitirdikten sonra 1970`de Ankara`da Dil ve Tarih cografya fakül tesi`ne
girdi. PKK`nin ilk cekirdek kadrosunda yer aldi. 1977´de Ankara `da gözaltina alinarak tutuklandi. Bulundugu Ordu-Ulubey cezaevinde
1977´in sonbaharinda firar etti. 1978`de yeniden tutklandi, ancak gonderildigi Urfa Cezaevinden yine firar etti. 1980 Agustos´unda
yeniden yakalandiginda agír iskencelerden gecirilen Kemal Pir, sorgudan sonra Diyarbakir Askeri Cezaevi´ne konuldu. |
Mazlum Dogan
21 Mart 1982 ´de tutklu bulundugu Diyarbakir Askeri Cezaevi´ndeki baskilari protesto
etmek amaciyla kendini azan Mazlum Dogan,1955 yilinda Elazig´ in Karakocan ilcesinde dünya geldi. Balikesir Ôgretmen Okulunu
bitirdikten sonra 1974´te Hacettepe Ûniversitesi Ekonomi Bölümü´ne kaydoldu. 1976 sonlarinda okulu birakarak, PKK´in ilk cekirdek
grubu icinde yer aldi. 30 Eylül 1979´da gözaltina alindiktan sonra tutuklandi.
|
Hakı Karer

Hakı Karer, Ordu Ulubey´de 1950 yılında doğdu.
Ilk, orta ve liseyi Ordu´da okudu. Ûniversiteye A.Û. Fen Fakültesi´nde başladı. 1970 sonrasi gelisen devrimci gençlik
hareketinde etkilenen Hakı Karer, kısa sürede devrimci düsünceleri benimsedi. Aynı süreçte Kemal Pir ve Başkan
Apo ile tanıştı. 1973´te ADYÖD´ te organizatör düzeyinde sorumluk üstlendi. 1976 Dikmen toplantisida alinan
ülkeye dönüş kararıyla birlikte önce Batman´a daha sonra Antep´e gitti. Antep´te başarılı bir pratik
sergiledi. MIT´in kontrolunda kurulmuş olan " Sterka Sor " adlı kontra örgüt devreye sokularak, Hakı Karer,
Antep´te Alaattin Kapan adlı unsurla tartışmaya davet edildi. Randevu Mayıs ayının 18´inde Antep´in
bir kahvehanesinde gerçekleşti. Hazırlanan bu çirkin tuzak sonucunda 18 Mayıs 1977´de Hakı Karer şehit
edildi. |
Dörtlerin Gecesi
1980´lerden baslayarak, bircok yerde "bedeni tutusturarak protesto etme" eylemliliklri
gözlendi. Bunlarín ilki 21 Mart 1982´de meydana geldi. Bu tarihte PKK´nin ileri gelen kadrolarindan Mazlum Dogan, Diyarbakir
Cezaevi´nde kendini astí. 18 Mayis 1982´de de ayni cezaevindeki PKK tutuklularindan Ferhat Kurtay, esref Anyík, Necmi ônen
ve Mahmut Zengin kendilerini yaktilar. Bu protesto türü 21 Mart 1990´da yeniden belirdi. Bu tarihte Zekiye Alkan Diyarbakir
surlarínda "Newroz´un yasaklanmasini prostesto etmek icin" bedenini atese verdi. 21 Mart 1992´de ise Rahsan Demirel, yine
ayni amacla Izmir Kadifekale´de kendisini yakti. 21 Mart 1995´te de Nilgün Yildirim (Rohani) ve Bedriye Tas (Berivan) Almanya´da
kendilerini yaktí. 28 Eylül 1996´da ise, dört gün önce Diyarbakir Cezaevi´nde 10 tutuklunun öldürülmesini protesto etmek amacíyla
Vedat Aydemir isimli tutuklu bedenini tutusturdu. 1997´de Bayrampasa Cezaevi´nde Adbullah Sengüler ve 1998´de Burdur Cezaevi´nde
Welat Azat Emirhanoglu izledi. Zikredilen bu kisilerin tümü yasamini yitirdi. 1998´egelindiginde, protesto hedefi degisti
ve daha çok " PKK lideri Abdullah ôcalan´ayönelik komplolari protesto etmek icin" kendilerini yakanlar oldu. Bu amacla ilk
olarak Maras Cezaevi´nde Mehmet Halit Oral bedenini tutusturdu. Daha sonra, aralarinda 11 yasindaki Zehra adli bir kiz çocugunun
da bulundugu toplam 60 kisi edenini atese verdi. Çesitli ülke ve yerlerdeki bu kisilerden 18´i yasamíní yitirdi. |
Ferhat Kurtay
1949 yılında Kızıltepe´nin Xurs(Uluköy)köyünde orta halli bir ailenin
çocugu olarak dünyaya geldi. Ilk, orta ve lise ögrenimini Kızıltepe ve Mardin´de sürdürdü. Trabzon´da da Mühendislik
Fakültesi´nin Mimarlık bölümünü bitirdi. Bu arada evlenerek belli bir süre Mühendislik görevinde bulundu. Devrimci düşüncelerle
okul yıllarında tanıştı. Dünya ve Türkiye Devrimci Hareketlerinden etkilendi. 1978´den sonra kurdugu
resmi ilişkilerle partiye aktif katılımını sagladı. MArdin bölge örgütlenmesinde hazırlik
komitelerinin oluşumunda direkt görev aldı. Ayrıca, merkezi yayın organlarının bu bölgede konumlandırma
ve dagıtımını üstlendi. 23 Kasım 1979 günü M.Hayri Durmuş ve diger arkadaşlarla birlikte
kaldıkları bir evde tutuklandılar. 17 Mayıs´ı 18 Mayıs´a baglayan gece Amed Zindanı´nın
33.Koguşu´nda kendini yakarak şehadete ulaştı. |
Necmi Öner
Çermik´te zengin bir ailenin çocugu olarak dünyaya geldi. ILK, orta ve lise ögrenimini Çermik´te
bitirdi. Daha okul sürecinde iken, yeni düşüncelere açık, tartışma, sorgulama ve kavrama yeteneklerini
edindi. Ônceleri DDKD´ye sempati biciminde bir baglılıgı söz konusu iken, Ahmet Kurt ve Hüseyin Durmuş
arkadaşların calışmalarindan, konusmalarindan etkilenerek PKK ile tanıştı ve kısa
sürede Çermik´teki faliyetlere katıldı. Genclik icerisindeki başarılı calışmalariyla mücadelenin
kitlesellesmesinde önemli rol oynandı. Yakalanmadan kısa bir süre önce, yerel Hazırlık Komitesi´nde Genclik
sorumluluguna getirilmisti. Okulda çıkan bir olaydan dolayı 1979 yılında tutuklandı. Fiilen direnislerdeki
yerini her zaman korudu. Diyarbakır Askeri Cezaevi 33 Koğuş´ta 17 Mayıs´ı 18 Mayıs´abaglayan
gecede DÖRTLER eyleminde onurlu yerini aldı. |
Eşref Aynık
1960 yılında yoksul bir ailenin cocugu olarak Viransehir´in bir köyünde dünyaya
geldi. Yoksul olusundan dolayı, ancak ilkokul okuyabildi. Daha kücük yaslarda ailesinin maddi gecimini sağlamak
icin büyük bir sorumluk altinda girmişti. Ailesiyle birlikte Adana´da ırgatlık ve metropollerinde cesitli yerlerinde
sıradan işlere kadar koşuşturdu. Eşref Aynık, ülke genelindeki gelismeler ve özellikle Hilvan
mücadelesinin yarattığı etki ile PKK saflarında yerini aldı. Feodal cetelere karsi silahli eylemlilikler
icerisine girerek aranmaya başladı. Hilvan mücadelesinde devletin askeri güclerine karşı catışma
icerisinde iken yakalandı. Esat Oktay´ın tüm igrenç ihanet dayatmaların karşı arkadaşlarıyla
birlikte hareket etti. Diyarbakır cezaevinde 18 Mayıs gecesinde DÖRTLERIN eyleminde yerini aldı. |
Mahmut Zengin
Aslen Siverekli olmasina karşin, dedesinin Hilvan´da ikamet etmesinden ötürü yaşamanın
büyük bölümünü Hilvan´da geçirdi. Ilk ve Ortaokulu burada bitirdi.Ailesi yoksuldu. Yörede estirilen feodal baskılara
karşı terkisi kücük yaşlarda başlamıştı. Hilvan´da 1978 yılında " Sülaymanlar
" feodal çetesine karşı APOCU´larin öncülügünde geliştirilen silahlı mücadeleye sempati duyarak harekette
yerini aldı. Ilk önce genclik faaliyetlerinde yer aldı. Kitle calismasi, propaganda vb. alanlarda da faaliyetlere
katıldı. Daha sonra Hilvan ve Siverek kırsalındaSüleymanlar ve Bucak cetelerine karşı Cuma TAk
arkadasin komutasında silahlı mücadelede yerini aldı. En son girdigi bir catışmada siper arkadaşını
kurtarirken, 7 Temmuz 1979´da esir düserek Diyarbakir Askeri Cezaevi´ne konuldu. DÔRTLERIN yakma eyleminde kararlıca
durusunu sergiledi. |

|
Bir yılda üç intihar eylemi
30 Haziran 1996´a Tunceli´de PKK´li Zeynep Kínací (Zilan) vücuduna sardígí bombalarí
bayrak töreni sírasínsa patlattí. Olaysa 2´si astsubay, 6 asker ve Kínací öldü. Böylece, Ortadogu´da daha cok Filistin gerillalarí
tarafíndan kullanílan "intihar" eylemciligi dönemi Türkiye de baslanmís oldu. Bunu , 25 Ekim 1996´da Adana´da
Çevik kuvvet Sube Müdürlügü bahçesinde polislerin arasína giren PKK´li Leyla Kaplan izledi. Kaplan, üzerindeki bombalarí
patlattí ve kendisiyle birlikte 3 polis öldü, 7´si polis 11 kisi yaralandí. 29 Ekim 1996´da ise PKK´li Güler Otaç´la
birlikte 3´ü polis 4 kisi öldü. 27 temmuz 1997´de de Bodrum´da PKK´li oldugu belirtilen bir kadín intihar eylemi hazírlígíndaki
iken üzerindeki bombalarín patlamasí sonucu öldü. |
|
|
 |
 |
 |
 |
 |
|
KürdistanKürdistan Kürdistan hakkinda
bilgiler
Kürdistan, Ortadoğu’da 550.000 kilometrekare yüzölçümüne sahip, 1639 tarihli Kasr-ı Şirin, 1923
Lozan Antlaşması’yla dört parçaya bölünmüş bir ülkedir. Eski istatistiklere dayanılarak yapılan
tahminlere göre Kuzey Kürdistan’da (Türkiye parçasında) 20 milyon; Doğu Kürdistan’da (İran parçasında)
10 milyon; Güney Kürdistan’da (Irak parçasında) 5 milyon; Güney-Batı Kürdistan’da (Suriye parçasında)
1,5-2 milyon kadar olmak üzere toplam 35 milyonun üstünde bir Kürt nüfusu vardır. Bu rakamlarda, zorunlu olarak egemen
devletlerin nüfus sayımları esas alındığı için gerçek nufusun bu rakamlardan daha yüksek olduğuna
inanılmaktadır. Zira Kürtler için bağımsız bir nufus sayımı yapmanın koşulları
yoktur.
Kürtler, Yunan ve diğer Batılı tarihçilerin anlatımlarına göre Medlerin varisleridirler.
Coğrafik olarak Yukarı Mezopotamya diye anılan Med ülkesi, kuzeyde Ağrı Dağı ile Urmiye
Gölü’nün batı yakasından başlayarak Zağros dağları doğrultusunda aşağı
Mezopotamya’nın sınırlarına kadar giden bölgenin Dicle ve Fırat nehirlerinin kapsadığı
alan olarak tarif edilmektedir. Uygarlığın merkezi sayılan Mezopotamya’da Sümer, Babil uygarlıklarının
oluşmasında katkısı bulunan halkların varislerinden biri de Kürtlerdir.
Kürtlerin ataları
olan Medlerin siyasi olarak en belirgin biçimde tarih sahnesinde görülmeleri yaklaşık olarak 3000 yıl önceye
yani M.Ö. 1000 yıllarına rastlar. Asur İmparatorluğu’nun egemenliği altında yaşamak
zorunda kalan Mezopotamya halklarından biri olan Medler, M.Ö. 700 yıllarından itibaren bu köleci imparatorluğa
karşı mücadeleye önderlik etmeye başlar ve diğer halkların da desteklerini alıp köleci Asur
İmparatorluğunu yıkmayı başarıp M:Ö. 612 yılında Med İmparatorluğu’nu
kurarlar.
Büyük İskender’in istilasına kadarki dönemde Perslerle ortak egemenlik içinde yaşayan
Medler bu dönemden sonra sırasıyla , önce Makedon egemenliği, M.S. 30 ile 476 yılları arasında
ise Doğu Roma İmparatorluğu’nun egemenliği altında dağınık, yarı fedaratif
aşiretler biçiminde varlıklarını sürdürdüler.
Orta Çağ’da ve özellikle İslam dininin
Ortadoğu’ya egemen olmasıyla birlikte Kürtler sırasıyla İran Safevi, Emevi, Abbasilerin egemenliğine
girdiler. Ancak tüm bu dönemlerde Kürtler, fiiliyatta bazen bağımsız bazen de otonom bir şekilde, bir
yapılanma içerisindeydiler. Otonomi mi olacak, bağımsız bir ilişki mi olacak bunu, İşgalcilerle
beyliklerin güç dengeleri belirledi. Birçok devlet ilan ettiler. Uzun süre varlıklarını sürdürmüş olan,
10. ve 11. yüzyıllarda kurulmuş olan Mervani ve Şeddadi devletlerini buna örnek olarak gösterebiliriz. Selçuklular
ile Osmanlıların egemen oldukları dönemde Kürt egemenleri, Bey, Mir gibi ünvanlarla anılmışlardı.
Selçuklu sultanları ile Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman gibi Osmanlı padişahları Kürt beyleriyle
çeşitli anlaşmalar imzalayıp onların coğrafik hudutlarını ve içişleriyle ilgili egemenlik
haklarını tanımışlardı. Buna karşılık Kürt beylikleri de savaşlarda, Osmanlı
padişahlarının emri altında ve ganimette de ortak bir şekilde savaşmayı kabul
etmişlerdi.
Bu durum 19. yüzyılın ilk yarısına kadar sürdü, Kürt beyleri kendi bölgelerinde iktidar sahibiydiler,
Kendi içlerinde kamu düzeni için gerekli yasalarını koyup uygulayabildiler. İdari, hukuki ve ekonomik işlerini
İstanbul’dan bağımsız olarak yürütmeye özen gösterdiler. Kürt beyleri veraset yoluyla ve geleneksel
yöntemleriyle başa gelme kuralından taviz vermediler. Birçok yerde vergiler, bu beyler adına toplandı,
kadılar bu beyler tarafından atandı. Ancak buna rağmen dışişlerinde Osmanlı İmparatorluğu’na
bağlıydılar ve bu çerçevede ilişkilerini sürdürüyorlardı. 19. yüzyılın başlarında
Osmanlı hükümdarları, İmparatorluğun dağılma sürecine girmesi ve pek çok ulusun bağımsızlığını
kazanmasının yarattığı korkuyla eski sistemi terkedip merkezileşme politikasını izlemeye
başladılar. Kürt beyliklerinin otoritelerini ortadan kaldırıp Kürdistan’a merkezi vali, kadı
tayin etmek, kendi adlarına vergi almak istediler. Kürtler bunun anlamını iyi biliyorlardı. Hemen itiraz
ettiler. Ancak Osmanlı sultanları, tek egemen olmak, iktidarı başkalarıyla paylaşmak istememeleri,
Osmanlı topraklarının büyük bir kısmında olduğu gibi Kürdistan’da da tepkiyle karşılandı.
Kürtler bu duruma isyan ettiler. Tüm dünya çapında gelişen ulusçuluğun etkisiyle 19. yüzyılın sonlarına
doğru, Osmanlılık yerine Türklük ön plana çıkarılmıştı. Kürtler de bu dönemde ulusal
bir uyanış içerisindeydiler. Ancak Kürdistan’da görülen pek çok dinsel ve mezhepsel çelişki, Kürt toplumunun
feodal yapısı, Osmanlı idaresinin pek çok sinsi politikasıyla birleşince, ulusal uyanış
ve merkezi idareye yönelik rahatsızlıklar sebebiyle çıkan isyanlar, aynı takvime denk gelemedi. Mir Abdurrahman
Baban, Bedirxan Bey, Yezdinşer, Şeyh Ubeydullah Nehri ve başka bir çok bölgesel önder komutasındaki Kürtlerin
başkaldırıları, ciddi başarılar kazanmalarına rağmen, kitlesel ve coğrafik olarak
yeterince geniş bir alana yayılamadıklarından bir dönem sonra kanlı bir şekilde bastırıldılar.
20. yüzyıla gelindiğinde İttihat ve Terakki Partisi iktidarı ele aldı ve Türkçülüğe doğru
son hızla gidildi. 1. Dünya Savaşı fırsat bilinerek Ermenilerin sonu getirildi. Artık Osmanlının
egemenliğindeki topraklarda aykırı sesler istenmiyordu. Hükümet, bir Kürt hareketinin örgütlenebileceği
kuşkusu içinde idi. İttihat ve Terakki iktidarı vakit kaybetmeden bir Göç Kanunu çıkardı. Kürtler
kitleler halinde batıya sürüldü. Savaştaki ölümler bu göçlerle birleşince Kürtler yüzbinlerce insan kaybettiler
ve derin bir açlık ve sefaletle karşı karşıya kaldılar. I. Dünya Savaşı, ardından
imzalanan Mondros Mütarekesi, Osmanlı İmparatorluğu’nun sonunu getirdi. Mütareke ile birlikte Kürt illeri
de işgale uğradı. Savaş, aynı zamanda Kürtlerin örgütlenmelerini de hızlandırmıştı.
ABD Başkanı Wilson’un dünyaya duyurduğu 14 prensip, Osmanlı İmparatorluğu içinde yaşayan
tüm halkları olduğu gibi Kürtleri de ilgilendiriyordu. Ezilen milletlere ve milli azınlıklara bir takım
hakların verilmesinin öngörüldüğü bu ilkeler, Kürt toplumunu da yakından ilgilendiriyordu. Kürtler, birçok
ilinde hızla bir araya gelip örgütlenmeye başladılar.
Etkin Kürt aristokrat ailelerinin desteğinde ve bürokrat-asker kökenli Kürt şahsiyetlerinin önderliğinde
Kürdistan’ı hedefleyen pek çok örgüt kuruldu. Ancak bunların geniş kapsamlı bir Kürdistan kurtuluş
proğramları yoktu.
İstanbul’daki İngiliz, Amerikan ve Fransız yetkilileri de Kürdistan
sorunu ile ilgili olarak bu örgütlerle ilişki içerisindeydiler ve görüş alışverişinde bulunuyorlardı.
Kürt örgütçüleri şu anda olduğu gibi o dönemde de Batılı devletlerin temsilcilerine bir Kürt sorununun
bulunduğunu ve çözülmesi gerektiğini anlatabilmek için çaba harcıyorlardı. O yıllarda da Kürtler
Batılı devletlere dertlerini anlatabilmenin sıkıntılarını yaşamışlardı.
Ancak Kürtlerin ve Kürt siyasetçilerinin bu çabaları çelişkilerin sadece diplomasiyle çözülmediği, çoğu
zaman güçle çözüldüğü bu dünyada, doğal olarak bir sonuca ulaşamadı. Amerika ve batılı devletler,
sorunu çözebilecek yaklaşımı gösteremediler.
MEM Û ZÎN Ahmedê Xanî
Ji "MEM Û ZÎN"ê Ger dê hebûya me padisahek Laiq bidiya Xwedê kulahek
Tayin bibûya ji bo wî textek Zahir vedibû ji bo me
bextek
Hasil bibûya ji bo wî tacek Elbette dibû me jî rewacek
Ger dê hebûya me îttîfaqek Vêkra bikira
me înqiyadek
Rom û Ereb û Ecem temamî Hem'yan ji me re dikir xulamî
Tekmîl-i dikir me dîn û dewlet Tehsîl-i
dikir me ilm û hîkmet |
Bi kurdîya îro Eger hebûya ji me padîsahek Xwedê liyaq bidîta ji bo wî kulahek
Û bihata diyarkirin ji bo wî textek Eskera
eskera dê vebûya ji bo me jî bextek
bi dest biketa ji bo wî tacek Bê guman ji me re jî dê çêbibûya rewacek
Hevgirtin
û yekîtiya me hebûna eger Û em hemî li pey hev biçûna eger
Rom û Ereb û Ecem bi temamî Hemûyan dê ji me re bikira
xulamî
Me dê bi tevayî pêk bianîna dîn û dewleta xwe Me dê bi dest bixistina zanîn û hîkmeta xwe |
Ahmedê Xanî, di sala 1651'ê de hatiye dinê. Cihê ku hatiye dinê tam ne diyar e. Li gor gelek lêkolîner û nivîskaran,
ew ji êla Xaniyan bûye. Li ser cihê vê êlê dîtinên cuda hene. Li gor van dîtinan, cihê vê êlê ji Cizîra Botan heta derdora
Wanê tê guhertin. Dema ku 14 salî bûye dest bi nivisînê kiriye. Dema ku nivîsîna "Mem û Zîn"ê temam kiriye 44 salî bûye.
Xanî li Kurdîstana Jorîn li Bajarê Bayezidê wefat kiriye. Gora wî li Bajarê Bayezidê ye. Xanî, bi "Mem û Zîn"a xwe ya ku
destana neteweyî ya neteweyê Kurd e, di dilê neteweyê Kurd de cihê bilindtirîn girtiye û bi wî awayî di nav gelê xwe de bûye
"Xaniyê nemir." Destana kurd ya netewî "Mem û Zîn", bi sedsalan di nav gelê Kurd de bi devkî û bi destnivîskî jiyaye. Pasê
gelek caran hatiye çapkirin. Cara pêsîn di sala 1919'an de li Istenbolê; pasê di sala 1947'an de li Helebê, 1954 Hewlêrê,
1957 samê, 1960 Bexdadê, 1962 Moskovayê, 1968 Istenbolê, 1988 Ûrmiyê û 1995'an de li Swêdê li bajarê Uppsalayê hatiye çapkirin. "Mem
û Zîn", bi tîpên latînî cara pêsîn di sala 1968'an de, ji aliyê M. Emîn Bozarslan ve li Istenbolê hat çapkirin. Mamoste Bozarslan,
bi munasebeta 300 saliya "Mem û Zîn"ê, ew bi tîpên latînî û bi sirovekirineke hêja di sala 1995'an de ji nû ve çap kir. Ev
çap ji metnê orjînal û ji wergera kurdiya xwerû pêk hatiye.
Ahmedê Xanî |
Newroz Agire Newroz´e tari nabe / Newroz
Atesi sönmiyecektir
NEWROZ
Newroz di ferhengê de bi wata roja nû, navê roja yekemîn ji meha adarê ye. Roja Newrozê rastî 21´e meha Adar´a zayînê
tê. Di Newrozê de Sev û roj dibin yek, serma zivistanê xilas dibe, di tebîetê dezindayî, di hewayê de hênikayî, di xweliye
de nermayî dest pê dike. Li rûyê erdê hêsînayî, gul û sosin, giya û kulîlik sin dibin û sere xwe radikin, rews û weziyeteke
nû peyda dikin. Bi rastî ev hemu ji nisanê destpêka biharê ne. Her wiha iro destpêka ketina rojë di burca berehêdan ye
ku ew burc jî, burca yekemÎnî salê ye, ji wan duwanzdeh burcên ku Qur´an behsa wan dike. ev tev delîl û burhanin ji bo watedarî
û meznahiya sersala salnama Kurdî Û mutebiqbûna wê ji tebÎet, zanïn, astronomî û cerxa rojê ya salane re. Di vê meha Kurdî
de roj bi qase deqiqek û 15 saniya ji seve digre, heya dawiye mehe roj 48 deqiqa dirêj dibe. Di meha Newrozê de candin û dardanîn
gelek bi kêr in. |
MESELEYA NEWROZÊ
Tê gotin ku di çaxê pêsdadiyan de hukumdarek zalim bi navê Dehaq hebû, li ser herdu milên wî du heb girêkê weke serê
maran çebûbûn. Ti derman ji bo wan ne didît. Rojekê mirovek di rengê dixtoran de vê sîrete lê dike: "Jan û êsa van maran,
ku her roj mejiyê du xortean bixun wê bisekine". Bi gora cê sÎretê celadên wî her roj mejiyê du xortan tînin. Lê belê
celadek bi navÊ Armaîl hinek bi rehm û dilsewat bû û bi ber xortan diket. Her roj xortek berdida, di dewsa wî de mejiyê pezekî
tevlî yê din dikr û didayê. Ew xortên ki xilas dibün direviyan srê ciyan. Celad rojekê dicin deriyê Kawayê hesinker ji
bo ku kurê wî yê din jî bibin. Kawa li hember wan serê xwe radike, kirasê xwe dike al û beyreq derdikeve serê ciyê, li dora
xwe kom dike Û êrîsê dibe ser Dehaq, bi cakûcê xwe serê wî diperciqîne. Bi vî rengî dawî li dîtatoriya Dehaq tê. Kawayê
hesinker ji bo nîsana azadî û serkeftinê, agir li serê ciya pê dixe... Navê wê rojê dibe Newroz Û roja azadî û xilasiyê. Roja
Newrozê ji wê demê heya îro ji gelên arî re nemaze ji gelê Kurdê nevîyê Kawa re bûye cejnek neteweyî. Ev roj her sal bi
gelek cureyên sahî û gesiyê, dîlan û xuros û pêxistina agir li ciya û baniyan tê pîrozkirin. Hinek nezan û dijminê gelê Kurd
dibêjin ew agir agirê baweriyeke olî û dîni ye. Ev fikreke sas e lewra pêxistina agir ne ji bo agirperestîyê ye, Belku ew
agir nïsana azadÎ û serfiraziyê ye. |
VAYÊ NEWROZ DÎSO HAT
Arê çemen toxumÎnim, çika bilbil |
Kürt Devletleri Tarihte Kürt devletleri
Sayfa:
1/2
Kürtce cevirisi / Wegeriya Kurdi
MAHABAD KÜRT CUMHURIYETI
1944 "Komela Jiyana Kurd " adiyla kurulan örgüt, 1945 yilinda Qadi Muhammed baskanliginda "Kurdistan
Demokrat Partisini" kurar. Mahabatda dini ve siyasi sayginligi olan Kadi Muhammed, 21.01.1946 tarihinde Mahabadin en büyük
camisinde parlemento hazirlik toplantisini yapar, 22.01.1946 tarihinde Carcira meydaninda Kürt cumhuriyetini ilan eder. Bütün
Kürt ve asiret gruplarinin bulundugu bu tarihi toplantida, Kadi Muhammed Sovyetler birliginin maddi ve manevi destegine degindi
gibi Azerbeycan halkinin dostlugunuda dile getirir. 11.02.1946 tarihinde parlementoda yemin ictikten sonra göreve baslar.
23.04.1946 da Kürt ve Azerbeycan hükümetleri arasinda dostluk imzalanir. Genc ve dinamik olan Kürt hükümetinde erkekler yer
aldiklari gibi kadinlarda yer alir. |
TARIHTE GUTILER
Zagros daglari ve Asagi Zap nehrinin kiyilarinda yasayan ve bu günkü Kürtlerin atalarindan biri olan Gutiler, M.Ô.
2700 yillarinda müstakil bir devlet kurar, Mezopotamya ve cevresindeki verimli top-raklara yerlesirler. Mezopotamya kuzeyindeki
Akad memleketlerini MÔ. 2649 yillarinda isgal edip tam iki asra yakin, Sümer ve Akadlari idare eden Gutiler, MÔ. 2400 yillarinda Lololarla birleserek güclü bir devlet kurar ve büyük bir
medeniyeti gelistirirler. Tekrar Akatlara karsi yenik düsen Gotiler eki vatanlari olan Zagros daglarina cekilmek zorunda kalirlar
ancak M.Ô. 2700 yillarin Asur Imparatoru 1.Salmanasarla kanli bir savasa giren Gotiler tarihi bir direnis ve basari gösterdiler.
Kürt ve Kürdistan Tarihi 1-90 |
LOLLOLAR KIMDIR ?
Lololar, eski tarihte Süleymaniye bölgesinde oturan büyük zagros halk toplulugundan biridir. Bu günkü Kürtlerin atalarindan
olan lollolar, tarihin degis dönemlerinde, devletler kurmus, bagimsizlik ve özgürlüklerini sürdürmüs, ilim, sanat ve kültürde
hayli ilerlemis, vatanlarini korumak icin komsulari olan Asur ve akatlarla bir cok savaslara girmislerdir. Zehave b¨¨olgesinde
kesf edilen milattan önce 2800yillarinda Lolo kraligi dönemine ait olan bir antik levhaya göre Halman (bu günkü Hilvan) bölesiyle
Zehave bölgesi o dönemlerde lollo kraligina bagliydi. Lololarin devleti, Süleymaniye, Sêxan, Zehav, Sehrizor ve Kerküke kadar
genis bir sinir vardi. Devletin baskenti Zimri sehriydi.
Dogu Tarihi 186 / Kürdistan Tarihi-2/83 |
LOLLO DEVLETI
Lollolarin kurduklari devlet, yaklasik bin yil devam ettikten sonra milattan 18.yüzyilda Akad krali Naram-sin´in saldirisina
ugrar ve Akatlarin yönetimine gecer. Gotilerin Akat topraklarini isgal hareketi sirasinda, lollolar, tekrar bagimsizliklarini
kavusurlar ve Gotilerle iyi dostluk iliskilerini kurarlar. Milattan önce 10. yüzyilda Asurlarin saldirilarina maruz kalan
Lollo krali (Amixa) Süleymaniye yakininda bulunan "Pirmigro" kalesine kacmak zorunda kalir ve baskent Zimri kenti, Asurilerin
denetimine girer. Sonra Asurlarin kendi aralarindaki anlasmazliklarindan ötürü Lollo bölgesi bir cok huzursuzluk, baskaldiri
ve kavgalara sahne olur. Bu durum Asur hükümetin yikilis ve Med Imparatorlugunun kurulusuna kadar devam eder.
Kurdistan tarihi cilt -1 /85 |
SEDDADI KÛRT DEVLETI
Miladi 951 Hicri 340 yilinda Eran bölgesinde Kürt Seddadi ogullari tarafindan kurulan bu devlet, Islam döneminde kurulan
Kürt devletlerinin en uzun ömürlüsü ve en kuvetlilerinden biridir. Nahcivan, Gence, Tiflis, Demirkapi, Karabag, Ani, Duvin
gibi bölgenin büyük kentlerini icine alan bu devletin sinirlari bir ara Malatyaya kadar uzanir. O tarihte güneyinde Mervani
Kürt devleti de vardi. Azarbaycan hükümdari Salarmerzubanin esir düsmesi üzerine bölgede bagimsizlik ilan eden Seddadin
oglu Muhammedin Gence kentinde tahta oturmasiyla kurulan ve on dört kürt hükümdari tarafindan yönetilen bu devlet, her ne
kadar Selcuklu sultani Meliksahin bölgeye 1075 yilinda girmeyisle sona ermissede bölgenin bazi yöreleri Gence kenti gibi miladi
1091 tarihine kadar bu süllalenin egemenligi altinda kalmistir.
Kürt ve Kürdistan tarihi cilt 2/94 |
HASNEVI KÜRT DEVLETi
Islamiyetten sonra kurulan Kürt devletlerinden biriside Hasnevi Kürt devletidir. Bu devletin temeli, Hicri 330 yilinda
berzekan asiret reisi Hüseyin aganin eliyle atilir. Bütün hemedan bölgesini icine alan bu devlet, kurucusu Hüseyin aganin
vefatiyla dirayetli olan oglu Hasan veyhin denetimine gecer. Babasindan sonra hükümeti cok iyi yöneten Hasan veyh, halkin.
Sevgisini kazanir ve devlete de isimini veriri. Günden güne güclenen bu devlet, Nehavent, Semgan ve Dinur kentleriyle
bazi Azarbaycan sehirlerini de icine alir. Devletin baskenti, Hasan veyh tarafindan kurulan Sermac sehri idi. Dirayetli devlet
reisi Hasan veyh, Hicri 369 yilinda Sermac kentinde vefat eder. |
MITANILER
Tarihci Spayirzere göre Mitaniler Ari irkina mensup ve Kürtlerin ecdatlarindan, Zagros toplulugunun bir bölümünü teskil
eden Subarilerin bir koludur. Daha dogrusu yönetici tabakasinin
adidir. M.Ô. 16. yüzyillarinda cok güclü ve otoriter bir hükümet kuran Mitaniler Süriye, Amuriye, Asur memleketiyle Kurdistanin
Kerkük bölgesine kadar olan topraklara hüketmislerdir. Dönemin 4 büyük devletlerinden (Misir, Hayis, Kasi, Mitani) biri olan
bu hükümetin baskenti Vassogani kentiydi. Mitanilerden Xanikalbat sülalesi Asuri memleketinin bir bölümünde Nusaybin kentinde
müstakil bir hükümet kururlar. Sonra yavas yavas Asurilerin saldirilarina ugrayan Mitani hükümetleri kiral Asur Nasir Pal
döneminde temamen Asurilerin eline gecer ve sona erer. |
MERVANI KÜRT DEVLETI
Bu devletin kurucusu Hamidiyan kürt asiretinin reisi Dostik aganin oglu Bazdir, Baz, ilkin etrafina topladigi savascilarla
Ercis sehrini ele gecirir, sonra sirayla Calderan, Malazgirt, Farkin, ve Diyarbakir´i denetimine alir, otoritesini yerlestirdikten
sonra hicri 350 yilinda Diyarbakir merkezinde Mervani Kürt devletini kurar. Günden güne genisliyen bu devlet, Musula hüküm
eden Hamidan ogullarina karsi girisilen savasta devlet baskani Baz´in bir at´tan baska bir at´aatlarken yere düsüp belinin
kirilmasi ve dusmanin eline gecip sehit düsmesiyle, hicri 380 yilinda sona erer.
Ibnul esir el Kamil 7/443-1/13 |
Sonraki Sayfa (2/2)
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|
Enter supporting content here
|
|
|
|
|
30 Haziran 1999 Abdullah Öcalan'in Avukatlarinin yaptigi basin açiklamasidir
30.6.1999
BASINA VE KAMUOYUNA
Bildiginiz gibi, aylardir Türkiye ve dünya gündemini olusturan ve bir çok açidan tarihsel öneme sahip Abdullah Öcalan davasi, kararla birlikte önemli bir asamaya geldi. Korsanvari bir yakalama ile Türkiye'ye getirilen Abdullah Öcalan davasinda Ankara 2 Nolu DGM hükmünü
verdi. Daha önceki çesitli basin açiklamalarinda ve davanin durusmalarinda da belirttigimiz gibi; müvekkilin gerek yakalanma
biçimi, gerekse gözalti süresi ve yöntemi, sorgulanma biçimi, tutuklanma ve yargilanma sürecinin tümü çesitli açilardan hukuka
ve yasaya aykiriliklar tasimaktadir devamı 
PKK GENEL BASKANI ABDULLAH ÖCALAN’IN SAVUNMA AVUKATLARININ 29 MAYIS 1999 TARIHINDE DURUSMA
ÖNCESI YAPTIKLARI SON AÇIKLAMADIR
DEGERLI BASIN MENSUPLARI
Asrin Davasinda durusma günü Imrali’da savunma avukati olarak yerimizi alacagiz.
Zor bir davada zor bir görevi üstlendigimizin bilincindeyiz. Dünyanin gözü üzerimizde.
Türkiye de; bagimsiz yargi var mi? Adil bir yargilama yapilacak mi? Bu sorularin cevabini önümüzdeki günlerde hep birlikte
görecegiz. Adeta bir sinavdan geçiyoruz. Yarginin, üçlü saç ayagi olan, iddia-savunma-yargi üçlüsü olmadan yargilama da olmaz. devami 
Basin Aciklamasi - 26-05-99 TÜRK IYE’DE BIR KISIM MEDYA YALAN HABERLERINE DEVAM EDIYOR
BASINA VE KAMUOYUNA BIREYSEL BASVURU BIR HAKTIR
Abdullah Öcalan davasinda, sanik vekili olarak görev alan, avukatlara yönelik hak
ihlalleri devam ediyor.
Bunun son örnegini, Av. Niyazi Bulgan ve dava hazirliklarinin yapildigi, Asrin Hukuk
Bürosu’nda çevirmen olarak görev alan, Sibel Ceylan’a yönelik açilan dava olusturdu. Davanin ardindan bir kisim
basin organinda yer alan ve gerçegi yansitmayan haberler, ihlalin devamina neden oldu. devami 
SABAH GAZETESI DE YALAN HABER YAPIYOR
BASINA VE KAMUOYUNA Öcalan'in avukatlarina Çirkin Komplo
31 Mayis'ta yapilacak olan Abdullah Öcalan'in durusmasi yaklasirken, savunma avukatlarina
karsi saldirilar da medyada farkli boyutlarda devam ediyor. Bugün çesitli televizyon ve gazetelerde yer alan, avukat Niyazi
Bulgan ve bir grup Fransiz avukat ile birlikte Türkiye'ye gelen daha sonra Asrin Hukuk Bürosu'nda tercümanlik yapan Sibel
Ceylan hakkindaki haberler çirkin bir komplodur. devami 
ÖCALAN'IN AVUKATLARINA LINÇ GIRISIMI 30 NISAN 1999
TARIHINDE ANKARA 2 NO'LU MAHKEMEDE YAPILAN DURUSMA SIRASINDA AVUKATLARA POLIS TARAFINDAN YAPILAN SALDIRIYA ILISKIN BASIN AÇIKLAMASIDIR
devami 
ABDULLAH ÖCALAN HAKKINDA TÜRK BASININDA ÇIKAN
YALAN HABERLER IÇIN AVUKATLARIN BASIN HAKKINDAKI SUÇ DUYURUSU Abdullah Öcalan'in 16 Subat 1999 tarihinde Türkiye'ye
getirilmesinden sonra basin yoluyla Öcalan ve Avukatlarina yönelik hak ihlalleri karsisinda Öcalan'in avukatlari, 18 Gazete
hakkinda 70 tane sikayet dilekçesini Istanbul, Bagcilar, Zeytinburnu ve Küçükçekmece adliyesine verdiler. devami 
| |
|
 | Sehitler / Martyre Sehitler ölümsüzdür
Mahsum Korkmaz PKK´nin ünlü gerilla komutani Mahsun Korkmaz (AGIT) 28 Mart 1986 yilinda Gabar Dagi´nda çikan catismada öldürüldü.
Diyarbakirin Silvan ilcesinde dogan Korkmaz, kücük yasda Batman´a göc etti. Batman´da lise yilllarinda Mazlum Dogan vasítasíyla,
1976 yilinda o dönem `Apocular´ olarak bilinen PKK hareketi ile tanisti. PKK´nin Lübnan alanina cekilen ilk kadrolari arasinda
yer aldí. PKK´nin 15 Agustos 1984 hareketine damgasini vurdu. PKK´nin askeri kanadi olan HRK´nin ilk komutani.
|
Kemal Pir
Diyarbakir Askeri cezavindeki baskilari protesto etmek icin 14 temmuz 1982`de aclik grevive
baslayan ve grevin 52. gününde, 7 Eylül 1982 `de ölen PKK`nin önder kadrolarindan Kemal Pir, 1952`de Gümüshane`nin Torul ilcesine
bagli Güzeloluk köyünde dünyaya geldi. Liseyi Samsun`da bitirdikten sonra 1970`de Ankara`da Dil ve Tarih cografya fakül tesi`ne
girdi. PKK`nin ilk cekirdek kadrosunda yer aldi. 1977´de Ankara `da gözaltina alinarak tutuklandi. Bulundugu Ordu-Ulubey cezaevinde
1977´in sonbaharinda firar etti. 1978`de yeniden tutklandi, ancak gonderildigi Urfa Cezaevinden yine firar etti. 1980 Agustos´unda
yeniden yakalandiginda agír iskencelerden gecirilen Kemal Pir, sorgudan sonra Diyarbakir Askeri Cezaevi´ne konuldu. |
Mazlum Dogan
21 Mart 1982 ´de tutklu bulundugu Diyarbakir Askeri Cezaevi´ndeki baskilari protesto
etmek amaciyla kendini azan Mazlum Dogan,1955 yilinda Elazig´ in Karakocan ilcesinde dünya geldi. Balikesir Ôgretmen Okulunu
bitirdikten sonra 1974´te Hacettepe Ûniversitesi Ekonomi Bölümü´ne kaydoldu. 1976 sonlarinda okulu birakarak, PKK´in ilk cekirdek
grubu icinde yer aldi. 30 Eylül 1979´da gözaltina alindiktan sonra tutuklandi.
|
Hakı Karer

Hakı Karer, Ordu Ulubey´de 1950 yılında doğdu.
Ilk, orta ve liseyi Ordu´da okudu. Ûniversiteye A.Û. Fen Fakültesi´nde başladı. 1970 sonrasi gelisen devrimci gençlik
hareketinde etkilenen Hakı Karer, kısa sürede devrimci düsünceleri benimsedi. Aynı süreçte Kemal Pir ve Başkan
Apo ile tanıştı. 1973´te ADYÖD´ te organizatör düzeyinde sorumluk üstlendi. 1976 Dikmen toplantisida alinan
ülkeye dönüş kararıyla birlikte önce Batman´a daha sonra Antep´e gitti. Antep´te başarılı bir pratik
sergiledi. MIT´in kontrolunda kurulmuş olan " Sterka Sor " adlı kontra örgüt devreye sokularak, Hakı Karer,
Antep´te Alaattin Kapan adlı unsurla tartışmaya davet edildi. Randevu Mayıs ayının 18´inde Antep´in
bir kahvehanesinde gerçekleşti. Hazırlanan bu çirkin tuzak sonucunda 18 Mayıs 1977´de Hakı Karer şehit
edildi. |
Dörtlerin Gecesi
1980´lerden baslayarak, bircok yerde "bedeni tutusturarak protesto etme" eylemliliklri
gözlendi. Bunlarín ilki 21 Mart 1982´de meydana geldi. Bu tarihte PKK´nin ileri gelen kadrolarindan Mazlum Dogan, Diyarbakir
Cezaevi´nde kendini astí. 18 Mayis 1982´de de ayni cezaevindeki PKK tutuklularindan Ferhat Kurtay, esref Anyík, Necmi ônen
ve Mahmut Zengin kendilerini yaktilar. Bu protesto türü 21 Mart 1990´da yeniden belirdi. Bu tarihte Zekiye Alkan Diyarbakir
surlarínda "Newroz´un yasaklanmasini prostesto etmek icin" bedenini atese verdi. 21 Mart 1992´de ise Rahsan Demirel, yine
ayni amacla Izmir Kadifekale´de kendisini yakti. 21 Mart 1995´te de Nilgün Yildirim (Rohani) ve Bedriye Tas (Berivan) Almanya´da
kendilerini yaktí. 28 Eylül 1996´da ise, dört gün önce Diyarbakir Cezaevi´nde 10 tutuklunun öldürülmesini protesto etmek amacíyla
Vedat Aydemir isimli tutuklu bedenini tutusturdu. 1997´de Bayrampasa Cezaevi´nde Adbullah Sengüler ve 1998´de Burdur Cezaevi´nde
Welat Azat Emirhanoglu izledi. Zikredilen bu kisilerin tümü yasamini yitirdi. 1998´egelindiginde, protesto hedefi degisti
ve daha çok " PKK lideri Abdullah ôcalan´ayönelik komplolari protesto etmek icin" kendilerini yakanlar oldu. Bu amacla ilk
olarak Maras Cezaevi´nde Mehmet Halit Oral bedenini tutusturdu. Daha sonra, aralarinda 11 yasindaki Zehra adli bir kiz çocugunun
da bulundugu toplam 60 kisi edenini atese verdi. Çesitli ülke ve yerlerdeki bu kisilerden 18´i yasamíní yitirdi. |
Ferhat Kurtay
1949 yılında Kızıltepe´nin Xurs(Uluköy)köyünde orta halli bir ailenin
çocugu olarak dünyaya geldi. Ilk, orta ve lise ögrenimini Kızıltepe ve Mardin´de sürdürdü. Trabzon´da da Mühendislik
Fakültesi´nin Mimarlık bölümünü bitirdi. Bu arada evlenerek belli bir süre Mühendislik görevinde bulundu. Devrimci düşüncelerle
okul yıllarında tanıştı. Dünya ve Türkiye Devrimci Hareketlerinden etkilendi. 1978´den sonra kurdugu
resmi ilişkilerle partiye aktif katılımını sagladı. MArdin bölge örgütlenmesinde hazırlik
komitelerinin oluşumunda direkt görev aldı. Ayrıca, merkezi yayın organlarının bu bölgede konumlandırma
ve dagıtımını üstlendi. 23 Kasım 1979 günü M.Hayri Durmuş ve diger arkadaşlarla birlikte
kaldıkları bir evde tutuklandılar. 17 Mayıs´ı 18 Mayıs´a baglayan gece Amed Zindanı´nın
33.Koguşu´nda kendini yakarak şehadete ulaştı. |
Necmi Öner
Çermik´te zengin bir ailenin çocugu olarak dünyaya geldi. ILK, orta ve lise ögrenimini Çermik´te
bitirdi. Daha okul sürecinde iken, yeni düşüncelere açık, tartışma, sorgulama ve kavrama yeteneklerini
edindi. Ônceleri DDKD´ye sempati biciminde bir baglılıgı söz konusu iken, Ahmet Kurt ve Hüseyin Durmuş
arkadaşların calışmalarindan, konusmalarindan etkilenerek PKK ile tanıştı ve kısa
sürede Çermik´teki faliyetlere katıldı. Genclik icerisindeki başarılı calışmalariyla mücadelenin
kitlesellesmesinde önemli rol oynandı. Yakalanmadan kısa bir süre önce, yerel Hazırlık Komitesi´nde Genclik
sorumluluguna getirilmisti. Okulda çıkan bir olaydan dolayı 1979 yılında tutuklandı. Fiilen direnislerdeki
yerini her zaman korudu. Diyarbakır Askeri Cezaevi 33 Koğuş´ta 17 Mayıs´ı 18 Mayıs´abaglayan
gecede DÖRTLER eyleminde onurlu yerini aldı. |
Eşref Aynık
1960 yılında yoksul bir ailenin cocugu olarak Viransehir´in bir köyünde dünyaya
geldi. Yoksul olusundan dolayı, ancak ilkokul okuyabildi. Daha kücük yaslarda ailesinin maddi gecimini sağlamak
icin büyük bir sorumluk altinda girmişti. Ailesiyle birlikte Adana´da ırgatlık ve metropollerinde cesitli yerlerinde
sıradan işlere kadar koşuşturdu. Eşref Aynık, ülke genelindeki gelismeler ve özellikle Hilvan
mücadelesinin yarattığı etki ile PKK saflarında yerini aldı. Feodal cetelere karsi silahli eylemlilikler
icerisine girerek aranmaya başladı. Hilvan mücadelesinde devletin askeri güclerine karşı catışma
icerisinde iken yakalandı. Esat Oktay´ın tüm igrenç ihanet dayatmaların karşı arkadaşlarıyla
birlikte hareket etti. Diyarbakır cezaevinde 18 Mayıs gecesinde DÖRTLERIN eyleminde yerini aldı. |
Mahmut Zengin
Aslen Siverekli olmasina karşin, dedesinin Hilvan´da ikamet etmesinden ötürü yaşamanın
büyük bölümünü Hilvan´da geçirdi. Ilk ve Ortaokulu burada bitirdi.Ailesi yoksuldu. Yörede estirilen feodal baskılara
karşı terkisi kücük yaşlarda başlamıştı. Hilvan´da 1978 yılında " Sülaymanlar
" feodal çetesine karşı APOCU´larin öncülügünde geliştirilen silahlı mücadeleye sempati duyarak harekette
yerini aldı. Ilk önce genclik faaliyetlerinde yer aldı. Kitle calismasi, propaganda vb. alanlarda da faaliyetlere
katıldı. Daha sonra Hilvan ve Siverek kırsalındaSüleymanlar ve Bucak cetelerine karşı Cuma TAk
arkadasin komutasında silahlı mücadelede yerini aldı. En son girdigi bir catışmada siper arkadaşını
kurtarirken, 7 Temmuz 1979´da esir düserek Diyarbakir Askeri Cezaevi´ne konuldu. DÔRTLERIN yakma eyleminde kararlıca
durusunu sergiledi. |

|
Bir yılda üç intihar eylemi
30 Haziran 1996´a Tunceli´de PKK´li Zeynep Kínací (Zilan) vücuduna sardígí bombalarí
bayrak töreni sírasínsa patlattí. Olaysa 2´si astsubay, 6 asker ve Kínací öldü. Böylece, Ortadogu´da daha cok Filistin gerillalarí
tarafíndan kullanílan "intihar" eylemciligi dönemi Türkiye de baslanmís oldu. Bunu , 25 Ekim 1996´da Adana´da
Çevik kuvvet Sube Müdürlügü bahçesinde polislerin arasína giren PKK´li Leyla Kaplan izledi. Kaplan, üzerindeki bombalarí
patlattí ve kendisiyle birlikte 3 polis öldü, 7´si polis 11 kisi yaralandí. 29 Ekim 1996´da ise PKK´li Güler Otaç´la
birlikte 3´ü polis 4 kisi öldü. 27 temmuz 1997´de de Bodrum´da PKK´li oldugu belirtilen bir kadín intihar eylemi hazírlígíndaki
iken üzerindeki bombalarín patlamasí sonucu öldü. |
Click here to view this file
 |
|






|
|






|
|