(¯`v´¯) ..:: GENÇ HILAL ::.. Güle Sevdali Gençlik....(¯`v´¯)

SITE HALITASI

ANA SAYFA | samibabat | chat | PROGRAMLAR | HABER | SITE HALITASI | HABER | BASKAN OCELAN | E.KART | KURDISTAN | Page Title | New Page Title

ÖCALAN POLİTİKALARININ TEMELLERİ

A) Ulusal Politika

Abdullah Öcalan, PKK’nin 10. kuruluş yıl dönümünde yaptığı bir değerlendirmede, Kürt sorunu ve Önderlik sorununu değerlendirerek Kürt halkının tarihinde sağlam bir önderlik yakalayamayışı sonucu ortaya çıkan aksaklıklara dikkat çekmektedir. Bu değerlendirmede sağlam bir önderliğin olmamasından dolayı halkın özgücünün de örgütlendirilemediğine işaret etmektedir. Dolayısıyla sağlam bir önderliğin halkın yapısal bir örgütlenmesi ile bağlantılı olduğu görüşü dile getirilmektedir.

Öcaln Kürdistan’daki devrimin temel gücü olarak köylülüğü ve buna bağlı olarak ezilen diğer kitleleri almaktadır. Özellikle 1990’lı yıllardan sonra Kürt kadını ile ilgili değerlendirmelerinde , Kürt kadınının Kürt toplumu içindeki yerini belirleyen Öcalan; Kürt kadını kurtulmadan Kürt toplumunun özgürleşemeyeceğini saptayarak ‘‘Gelişen özgürlük mücadelemiz , özgürleşen Kürdistan kadını olacaktır. Özgürleşen Kürdistan kadını özgürleşen Kürdistan olacaktır’’ demektedir ( Kürdistan’da kadın ve Aile ). Öcalan dönemin mevcut sorunlarını değerlendirirken ; ‘‘ Bu gün büyük bir uygulama dönemindeyiz , halkımız tarihsel bir çıkışın eşiğinde bulunmaktadır. Kitleler öncülüğün sağlam adım atmasını beklemektedirler.

Çesitli Konulardaki
Görüşleri
 

 Işçiler,emekçiler ve
   ezilen
halklar!



 Öcalan`inDinlere
   yaklaşımı

 Öcalan’ınKadın
   Konusundaki
Düşünceleri

Çünkü halk kitleleri çok iyi bilmektedirler ki sağlam iş yürütecek bir öncü olmadan girişilen isyancı çıkışlar katliamlarla karşılık bulacak ve yenileceklerdir.’’ görüşünü dile getirerek tarihsel anlamda Kürt halk hareketlerinin başarıya ulaşmamasındaki önderlik rolune işaret etmektedir.

Öcalan PKK tarihi boyunca sık-sık diğer kürt örgütleri ile itifaklara imza atarak her türlü yabancı işgalci güce karşı gerekli savaşımı geliştirmek için elinden geleni yapmaya çalışarak bu çerçeve etrafında Kürt güçlerini bir araya toplamaya çalışmıştır. Öcalan PKK VI. Kongresine sunduğu Politik Rapor’da Nairobi’den kaçırılmadan önce şu görüşleri dile getirmektedir: ‘‘ Aslında burada insanlık suçu var ve bu insanlık suç işlemeye devam ediyor. Bu her ne kadar TC’ye dayandırılarak başta ABD olmak üzere onunirili-ufaklı tüm mütefiklerince açıktan yürütülmek isteniyorsada Kürt halkının kimliğine sahip çıkma ve özgür yaşama istağinin, özgürlüğü esas alan bir devrime dayanan yürüyüşümüzün şahsında 20. yüzyılın devrimle değil, karşıdevrimle kapanması hedeflenmektedir.’’

B) Uluslararası Politika

Kuruluş Bildirisinde Dünyadaki siyasal durumu ele alan PKK, üç temel dönemden ( 1917-1945, 1945-1960 1960 sonrası) hareket ederek Ortadoğu ve Kürdistan ile ilgili stratejisini belirlemektedir. Emperyalizmin o günün koşullarındaki durumunu değerlendirerek, ortadoğuya yaklaşımını ortaya koyarak Kürdistan devriminin Ortadoğu’yu ele alış tarzını ortaya koymaktadır. PKK, Kürdistan devrimini de bu çerçeverde ele almış ve pratik-politik faaliyetlerinde d ; ‘‘Kürdistan Ulusal Kurtuluş Cephesi, her alanda somut koşullara uygun mücadeleyi geliştirirken, bölgemizin tüm devrimci-ilerici yönetim ve hareketleri ile sıkı bir dayanışma içinde olacaktır.’’stratejisini temel alarak yürümüştür. Öcalan Ortadoğu halkları ile Kürdistan halkı arasında bir kader birliği olduğuna vurgu yaparak tek devrimin başarıya ulaşma şansının olmadığına işaret etmektedir.

Kürdistanda geliştirilen egemen politikaların yarattığı tahribatın bu bölgede yaşayan halklar arasında deerin uçurumlar yarattığına değinen Öcalan, silahlı Gerilla mücadelesinin başlamasında 6 ay sonra Türkiye ve Kürdistan ile ilgili şu değerlendirmeyi taparak çıkış yolunun ortadoğu federasyonu olduğuna işaret etmiştir. ‘‘Türk egemen sınıfları ve Kürt işbirlikçilerinin yüzyıllardan beri halkımız arasında geliştirdiği şövenizm dalgasını ve ulusal inkarcı yapıları kırmak için, halklarımızın ulusal gerçekliğine ve hak eşitliğine sonuna kadar bağlılık temelindeki birlikteliğimizi ülke içinde ve dışında, fabrikalar, okullar, sendikalar vb. alanlarda en devrimci, en üretken, en yaratıcı bir tarzda geliştirelim. ğer atacağımız küçük adımlar Ortadoğu halklarının gelecekyteki federasyonuna doğru ilk adım olacaksa, bu adımın gerekli olan devrimci örgüt ve eylemelri büyük bir inanç ve azimle gerçekleştirelim.’’

Öcalan, dönemin mütefiklerini şöyle dile getirmekteydi; ‘‘Başta sosyalist ülkeler olmak üzere tüm ilerici insanlığı Ulusal Kutuluş güçlerinin yanında olmaya çağırıyoruz ’’

Öcalan Türk devrimci örgütlerinin yanı sıra pek çok sefer Türk halkına da çağrı yaparak ortak bir gelecek oluşturulmasının önemine vurgu yapmıştır. Yine Bu günkü koşulları da içinde barındıran bir değerlendirmeyi 1986 Newrozunda yapan Öcalan o günden Türkiye- Kürdistan çelişkisinin sadece ikili bir çelişki olmadığını dile getirerek, bölgenin ve çağımızın en büyük çelişkisi olarak ortaya çıktığını vurgulamaktadır. Öcalanı’ın yakalanması ile daha net olarak ortaya çıkan bu gerçeklik öcalan’ın bu konuşmasında net olarak ortaya konulmaktadır. Yapılan bu kısa değerlendirmeden de anlaşılacağı gibi Öcalan Kürdistan Halkının Kurtuluş Kavgasını vermekle yetinmeyerek aynı zamanda Türkiye halklarının ve Ortadoğu halklarının kaderinin de ortaklığına işaret ederek ortak bir gelecek düşüncesini pratikleştirdiği gmrülmektedir. yine her dönemde Türk devleti tarafından ısrarla geliştirilmeye çalışılan halkların savaşının önüne geçmeye çalışan ve bu güne kadar bu yaşanmamışsa bu Öcalan ve Arkadaşlarının yoğun çabaları sonucu başarılmıştır.

Kurdistan libero e indipendente





BIJI SEROK APO!

  • Arresti a Roma dopo la manifestazione del 20 febbraio
    Appello per la Manifestazione nazionale a Roma
    13 marzo 1999

    "Dietro quegli scudi c'ero anch'io"


    Comunicati di solidarietà:
    Officina 99 - Napoli
    AZAD - Puglia
    C.S.O.A. Gabrio - Torino
    C.S.O.A. FORTEPRENESTINO - Roma
    C'e' un treno da Milano

    ROMA SABATO 20 febbraio 1999 ore 10 Pza ESEDRA MANIFESTAZIONE
    Mercoledi 24 febbraio ore 10 P.zza Cavour Manifestazione Nazionale
    Appello

  • 17.11.1998 - Le foto della manifestazione di Roma. In più di 10.000 per la concessione dell'asilo politico ad Abdullah Ocalan

  • 17.11.1998 - Manifestazione a Roma per la concessione dell'asilo politico ad Abdullah Ocalan

  • 13.11.1998 - Comunicato del comitato centrale del PKK su Abdullah Ocalan

  • Info aggiornate in inglese - For A Free And Independent Kurdistan! - KURD-L Archives

  • Center for Kurdish Studies [www.pkk.org]

  • Freedom For Apo! Homepage

  • La Turchia, centro nevralgico del traffico di droga di Kendal Nezan - Le Monde Diplomatique
    Il prossimo agosto scadrà il mandato del generale Isamil Hakki Karadayi, capo di stato maggiore dell'esercito turco. Gli ultimi cinque anni che lo hanno visto in carica sono stati caratterizzati da un marcato intervento degli ufficiali in tutti i settori della vita politica, dalla "questione kurda" al problema dei rapporti con la Grecia, passando per la lotta contro il "pericolo islamico". Sotto l'impulso dello stato, si è registrato un sensibile aumento delle attività mafiose, legate al narcotraffico, e molti oppositori politici e difensori dei diritti umani sono stati brutalmente eliminati.

  • TURKEY: TRAPPED IN A WEB OF COVERT KILLERS by Ertugrul Kurkcu on Covert Action Quarterly #61
    A lurid glimpse of this underbelly of the Turkish state opened suddenly on November 3, 1996, when a Mercedes-Benz overturned in a traffic accident. The driver was Huseyin Kocadag, former Istanbul deputy police chief who was known for his part in organizing the first special counterinsurgency police teams in southeast Turkey. Their goal was to bring the war to the Kurdish guerrillas. Also killed was Gonca Us, a former beauty queen with links to organized crime. Sedat Bucak, a pro-government Kurdish village guard chieftain and right-wing DYP (True Path Party) parliamentarian, was seriously injured.
    Bucak is reportedly in charge of 2,000 Kurdish mercenaries, armed and paid by the government to fight Kurdish guerrillas.
    But what raised eyebrows was the seemingly incongruous presence of another passenger one Abdullah Catli riding with the top police and government officials. Police had supposedly been hunting Catli, a convicted international drug smuggler since 1978, for his part in the killing of scores of left-wing activists. At that time, Catli had been head of the "Gray Wolves," the youth arm of the neo-fascist MHP (National Action Party). The presence of the bizarre group in the same car was the most graphic evidence.
arresti2p.jpg - 14908,0 K


clicca per ingrandire
clicca per ingrandire

Sono 25 milioni i Curdi suddivisi in 5 stati confinanti le cui zone rappresentavano, prima della spartizione il Kurdistan. Attualmente 12 milioni vivono in Turchia, 6 in Iran, 4 in Iraq, un milione in Siria, 500 mila in Armenia. A questi vanno aggiunti un milione di Curdi sparsi fra Medio Oriente, Stati Uniti, Canada e Europa. In Germania risiede la più numerosa diaspora: mezzo milione
Scheda e mappa tratte da L'Espresso


La lotta per la libertà di Dino Frisullo

  • 15.04.98 Dino Frisullo ha iniziato lo sciopero della fame (la Repubblica)
  • Lettera aperta di Dino
  • 1.04.98 Comunicato del VILLAGGIO GLOBALE - LA DIFESA DEI DIRITTI DELLE MINORANZE E IL RISPETTO DEI DIRITTI UMANI SONO LE RAGIONI PER CUI DINO FRISULLO E'DETENUTO IN UN CARCERE DI MASSIMA SICUREZZA IN TURCHIA
  • 28.03.98 Manifestazione Nazionale per la libertà di Dino - Salvatore e il popolo Kurdo
  • 31.03.98 APPELLO URGENTE ALLA MOBILITAZIONE NAZIONALE PER LA LIBERAZIONE DI DINO FRISULLO
  • 26.03.98 Presidio all'ambasciata turca a Roma
  • Appello - SABATO 28 MARZO MANIFESTAZIONE A ROMA DA SANTA MARIA MAGGIORE ALLA AMBASCIATA TURCA IN VIA PALESTRO
  • AGGIORNAMENTI SULLA SITUAZIONE DETENTIVA DI DINO
  • ARRESTATI IN TURCHIA DINO FRISULLO - GIULIA CHIARINI - MARCELLO MUSTO
  • NEWROZ IN TURCHIA - SVILUPPI
  • Aggiornamento sugli arresti dei tre italiani in Kurdistan
  • COMUNICATO STAMPA
  • GRAVISSIMA LA SITUAZIONE IN TURCHIA
  • TURCHIA: FERMIAMO LA REPRESSIONE CONTRO IL POPOLO KURDO LIBERTA’ PER DINO FRISULLO Sin-Cobas Internazionale

serok.jpg
'AIHM beni dinlemeli'

Çarşamba günü İngiliz avukatları Marc Muller ve Tim Otty ile görüşen Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, 9 Haziran'da AİHM'de görülecek davayı değerlendirdi. Kaçırılmaya ilişkin tüm ayrıntıları avukatlarına aktaran Öcalan, "Büyük Daire'nin beni dinlemesi gerekir, ciddi komplo var. Tüm iddialarımı kanıtlayabilirim. Mahkeme dışında da konuşmam. Mahkeme güvence verirse konuşacağım" dedi.

Ortada bir oyun olduğunu belirten Öcalan şunları söyledi: "Ben kaçırıldıktan sonra adil yargılanma olmaz. Mahkeme bunu dikkate almazsa bu oyunun içindedir derim. Açık bir kaçırılma var. Eğer adil yargılanmanın yolu açılmazsa hepsi bu oyunun içindedir diyorum." Avrupa'dan çıkarılması için ülkelerin tehdit edildiğine değinen Öcalan, yazılı savunmasının diğer bölümünü de hazırladığını belirtti. 3te


Yine karar çıkmadı

DEP eski milletvekilleri Hatip Dicle, Leyla Zana, Selim Sadak ve Orhan Doğan dünkü 13. duruşmaya da katılmadı. Avrupa Parlamentosu'nun (AP) yoğun ilgi gösterdiği duruşmada DEP'lilerin avukatı Yusuf Alataş daha önceki duruşmalarda yaptığı savunmalarını tekrar ederek, yeniden yargılamanın adil olmadığını belirtti.


'Güçbirliği devam etmeli'

28 Mart yerel seçimlerinin sonuçlarını değerlendiren DEHAP yaptığı açıklamada, Türkiye'de tek kutuplu siyasal bir tablonun ortaya çıktığını belirtti. Güçbirliği'ne karşı diğer siyasi partilerin AKP'nin etrafında birleştiği belirtilen açıklamada, "Sonuçlar Demokratik Güçbirliği'nin geliştirilmesinin zorunlu olduğunu göstermiştir. Böyle bir çaba içerisinde olacağız" denildi. 5te


Bedenini ateşe verdi

Kürdistan Özgürlük Mücadelesinin üyelerinden Erdoğan Kahraman, Suriye'nin Halep şehrinde, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik komployu kınamak ve Qamişlo serhildanını selamlamak amacıyla bedenini ateşe vererek yaşamını yitirdi. 11de


Öcalan'a barış ödülü

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, insan hakları ve barış mücadelesindeki örnek çalışmalarından dolayı İtalya'da 4 Nisan'da düzenlenecek bir törenle "Barış Ödülü" alacak. Cosenza Büyükşehir Belediye Başkanı Eva Catizone ödülü, Öcalan adına avukatı Aysel Tuğluk'a verecek. 4te


PJA ve TECAK 4 Nisan'ı kutladı

PJA Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 55. doğum gününü kutlayarak, "Kadınlarımızın 8 Mart, 21 Mart ve seçim mitinglerinde oluşturduğu gökkuşağı 4 Nisanla taçlanmalı" çağrısında bulundu. TECAK da "Tüm gençliği önderliğimizi sahiplenmeye çağırıyoruz" mesajını verdi. 11de


Van'da Kürtçe kurs yine engellendi

İki defa açılışına izin verilmeyen Özel Van Kürt Dili Öğrenim Merkezi, bu kez de öğretmen engeline takıldı. Merkez yetkilileri, İl Eğitim Müdürlüğü'nden gelen uyarı üzerine dün dersbaşı yapamadı. 6da


Baydemir görevi devraldı

Demokratik Güçbirliği listesinden Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı'ne seçilen Av. Osman Baydemir görevine başladı. Baydemir, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nde düzenlenen tören ile eski başkan Feridun Çelik'ten görevi devraldı. 5te


Seçimlerde usulsüzlük yapıldı

Seçimleri izlemek üzere Kürdistan'a giden İngiliz heyeti, sandık başlarında usulsüzlük ve engellerle karşılaştığını bildirdi. Heyet, ayrıca Kürt adaylar üzerinde yoğun baskı bulunduğuna, parti bürolarının basılmakta olduğuna, köy korucularının dahi devletin resmi adayı dışındakileri desteklememeleri yönünde tehdit edildiklerine dikkat çekti. 10da


Add your content here
Add your content here
Add your content here
Add your content here
Add your content here
Add your content here
Add your content here
Add your content here

Add your content here
Add your content here
Add your content here
Add your content here
Add your content here

KÜRDİSTAN’ IN KISA TARİHİ

Kürdistan, Ortadoğu’da 550.000 kilometrekare yüzölçümüne sahip, 1639 tarihli Kasr-ı Şirin, 1923 Lozan Antlaşması’yla dört parçaya bölünmüş bir ülkedir. Eski istatistiklere dayanılarak yapılan tahminlere göre Kuzey Kürdistan’da (Türkiye parçasında) 20 milyon; Doğu Kürdistan’da (İran parçasında) 10 milyon; Güney Kürdistan’da (Irak parçasında) 5 milyon; Güney-Batı Kürdistan’da (Suriye parçasında) 1,5-2 milyon kadar olmak üzere toplam 35 milyonun üstünde bir Kürt nüfusu vardır. Bu rakamlarda, zorunlu olarak egemen devletlerin nüfus sayımları esas alındığı için gerçek nufusun bu rakamlardan daha yüksek olduğuna inanılmaktadır. Zira Kürtler için bağımsız bir nufus sayımı yapmanın koşulları yoktur.

Kürtler, Yunan ve diğer Batılı tarihçilerin anlatımlarına göre Medlerin varisleridirler. Coğrafik olarak Yukarı Mezopotamya diye anılan Med ülkesi, kuzeyde Ağrı Dağı ile Urmiye Gölü’nün batı yakasından başlayarak Zağros dağları doğrultusunda aşağı Mezopotamya’nın sınırlarına kadar giden bölgenin Dicle ve Fırat nehirlerinin kapsadığı alan olarak tarif edilmektedir. Uygarlığın merkezi sayılan Mezopotamya’da Sümer, Babil uygarlıklarının oluşmasında katkısı bulunan halkların varislerinden biri de Kürtlerdir.

Kürtlerin ataları olan Medlerin siyasi olarak en belirgin biçimde tarih sahnesinde görülmeleri yaklaşık olarak 3000 yıl önceye yani M.Ö. 1000 yıllarına rastlar. Asur İmparatorluğu’nun egemenliği altında yaşamak zorunda kalan Mezopotamya halklarından biri olan Medler, M.Ö. 700 yıllarından itibaren bu köleci imparatorluğa karşı mücadeleye önderlik etmeye başlar ve diğer halkların da desteklerini alıp köleci Asur İmparatorluğunu yıkmayı başarıp M:Ö. 612 yılında Med İmparatorluğu’nu kurarlar.

Büyük İskender’in istilasına kadarki dönemde Perslerle ortak egemenlik içinde yaşayan Medler bu dönemden sonra sırasıyla , önce Makedon egemenliği, M.S. 30 ile 476 yılları arasında ise Doğu Roma İmparatorluğu’nun egemenliği altında dağınık, yarı fedaratif aşiretler biçiminde varlıklarını sürdürdüler.

Orta Çağ’da ve özellikle İslam dininin Ortadoğu’ya egemen olmasıyla birlikte Kürtler sırasıyla İran Safevi, Emevi, Abbasilerin egemenliğine girdiler. Ancak tüm bu dönemlerde Kürtler, fiiliyatta bazen bağımsız bazen de otonom bir şekilde, bir yapılanma içerisindeydiler. Otonomi mi olacak, bağımsız bir ilişki mi olacak bunu, İşgalcilerle beyliklerin güç dengeleri belirledi. Birçok devlet ilan ettiler. Uzun süre varlıklarını sürdürmüş olan, 10. ve 11. yüzyıllarda kurulmuş olan Mervani ve Şeddadi devletlerini buna örnek olarak gösterebiliriz.  Selçuklular ile Osmanlıların egemen oldukları dönemde Kürt egemenleri, Bey, Mir gibi ünvanlarla anılmışlardı. Selçuklu sultanları ile Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman gibi Osmanlı padişahları Kürt beyleriyle çeşitli anlaşmalar imzalayıp onların coğrafik hudutlarını ve içişleriyle ilgili egemenlik haklarını tanımışlardı. Buna karşılık Kürt beylikleri de savaşlarda, Osmanlı padişahlarının emri altında ve ganimette de ortak bir şekilde savaşmayı kabul etmişlerdi.

Bu durum 19. yüzyılın ilk yarısına kadar sürdü, Kürt beyleri kendi bölgelerinde iktidar sahibiydiler, Kendi içlerinde kamu düzeni için gerekli yasalarını koyup uygulayabildiler. İdari, hukuki ve ekonomik işlerini İstanbul’dan bağımsız olarak yürütmeye özen gösterdiler. Kürt beyleri veraset yoluyla ve geleneksel yöntemleriyle başa gelme kuralından taviz vermediler. Birçok yerde vergiler, bu beyler adına toplandı, kadılar bu beyler tarafından atandı. Ancak buna rağmen dışişlerinde Osmanlı İmparatorluğu’na bağlıydılar ve bu çerçevede ilişkilerini sürdürüyorlardı.

19. yüzyılın başlarında Osmanlı hükümdarları, İmparatorluğun dağılma sürecine girmesi ve pek çok ulusun bağımsızlığını kazanmasının yarattığı korkuyla eski sistemi terkedip merkezileşme politikasını izlemeye başladılar. Kürt beyliklerinin otoritelerini ortadan kaldırıp Kürdistan’a merkezi vali, kadı tayin etmek, kendi adlarına vergi almak istediler.

Kürtler bunun anlamını iyi biliyorlardı. Hemen itiraz ettiler. Ancak Osmanlı sultanları, tek egemen olmak, iktidarı başkalarıyla paylaşmak istememeleri, Osmanlı topraklarının büyük bir kısmında olduğu gibi Kürdistan’da da tepkiyle karşılandı. Kürtler bu duruma isyan ettiler.

Tüm dünya çapında gelişen ulusçuluğun etkisiyle 19. yüzyılın sonlarına doğru, Osmanlılık yerine Türklük ön plana çıkarılmıştı. Kürtler de bu dönemde ulusal bir uyanış içerisindeydiler. Ancak Kürdistan’da görülen pek çok dinsel ve mezhepsel çelişki, Kürt toplumunun feodal yapısı, Osmanlı idaresinin pek çok sinsi politikasıyla birleşince, ulusal uyanış ve merkezi idareye yönelik rahatsızlıklar sebebiyle çıkan isyanlar, aynı takvime denk gelemedi. Mir Abdurrahman Baban, Bedirxan Bey, Yezdinşer, Şeyh Ubeydullah Nehri ve
başka bir çok bölgesel önder komutasındaki Kürtlerin başkaldırıları, ciddi başarılar kazanmalarına rağmen, kitlesel ve coğrafik olarak yeterince geniş bir alana yayılamadıklarından bir dönem sonra kanlı bir şekilde bastırıldılar.

20. yüzyıla gelindiğinde İttihat ve Terakki Partisi iktidarı ele aldı ve Türkçülüğe doğru son hızla gidildi. 1. Dünya Savaşı fırsat bilinerek Ermenilerin sonu getirildi. Artık Osmanlının egemenliğindeki topraklarda aykırı sesler istenmiyordu. Hükümet, bir Kürt hareketinin örgütlenebileceği kuşkusu içinde idi. İttihat ve Terakki iktidarı vakit kaybetmeden bir Göç Kanunu çıkardı. Kürtler kitleler halinde batıya sürüldü. Savaştaki ölümler bu göçlerle birleşince Kürtler yüzbinlerce insan kaybettiler ve derin bir açlık ve sefaletle karşı karşıya kaldılar.

I. Dünya Savaşı, ardından imzalanan Mondros Mütarekesi, Osmanlı İmparatorluğu’nun sonunu getirdi. Mütareke ile birlikte Kürt illeri de işgale uğradı. Savaş, aynı zamanda Kürtlerin örgütlenmelerini de hızlandırmıştı. ABD Başkanı Wilson’un dünyaya duyurduğu 14 prensip, Osmanlı İmparatorluğu içinde yaşayan tüm halkları olduğu gibi Kürtleri de ilgilendiriyordu. Ezilen milletlere ve milli azınlıklara bir takım hakların verilmesinin öngörüldüğü bu ilkeler, Kürt toplumunu da yakından ilgilendiriyordu. Kürtler, birçok ilinde hızla bir araya gelip örgütlenmeye

başladılar. Etkin Kürt aristokrat ailelerinin desteğinde ve bürokrat-asker kökenli Kürt şahsiyetlerinin önderliğinde Kürdistan’ı hedefleyen pek çok örgüt kuruldu. Ancak bunların geniş kapsamlı bir Kürdistan kurtuluş proğramları yoktu.

İstanbul’daki İngiliz, Amerikan ve Fransız yetkilileri de Kürdistan sorunu ile ilgili olarak bu örgütlerle ilişki içerisindeydiler ve görüş alışverişinde bulunuyorlardı. Kürt örgütçüleri şu anda olduğu gibi o dönemde de Batılı devletlerin temsilcilerine bir Kürt sorununun bulunduğunu ve çözülmesi gerektiğini anlatabilmek için çaba harcıyorlardı. O yıllarda da Kürtler Batılı devletlere dertlerini anlatabilmenin sıkıntılarını yaşamışlardı. Ancak Kürtlerin ve Kürt siyasetçilerinin bu çabaları çelişkilerin sadece diplomasiyle çözülmediği, çoğu zaman güçle çözüldüğü bu dünyada, doğal olarak bir sonuca ulaşamadı. Amerika ve batılı devletler, sorunu çözebilecek yaklaşımı gösteremediler.


Filimleri izleyebilmeniz için Bilgisayarinizda Real Player `in yüklenmiş
olmasi gerekmektedir.Eğer yüklü değilse burayi tiklayarak ücretsiz
Real Player Programini download edebilirsiniz.

 DOSYA ADI

 D.BÜYÜKLÜGÜ

 D.UZUNLUGU

 ACIKLAMA
Ateskes 1-1  3,91 mb 15.43 dak
 indir
Ateskes 1-2  1.13 mb 04.33 dak.
indir
Tele Konferans 1.Bölüm Agustos 1998  7.81 mb 31.75 dak.
indir
Tele Konferans 2.Bölüm Agustos 1998  6.99 mb 28.06 dak
indir
Ateskes 2-1  3.66 mb 14.43 dak.
indir
Ateskes 2-2  0.98 mb 03.56 dak
indir
Ateskes 2-3  271 kb 01.05 dak.
indir
Alman Gazetecilerle Roportaj-1988  1 mb 03.58 dak
indir
Amed Newroz  1.34 mb 05.21 dak.
indir
Baskan B  3.10 mb 12.29 dak.
indir
Bayrak  167 kb 00.36 dak.
indir
Futbol-1988  904 kb 03.29 dak.
indir
Halk Toplantisi  1.52 mb 06.04 dak.
indir
M.Ali Birand ile Roportaj-1988  5.10 mb 20.25 dak.
indir
Palme Suikasti uzerine Roportaj-1988  1.40 mb 05.36 dak.
indir
Kitlesel Sehril Dana-1988  479 kb 01.52 dak.
indir
Roma 1  570 kb 02.16 dak.
indir
Roma2  3.28 mb 13.16 dak.
indir